Bir Çay İç !
Kültürümüzün ayrılmaz parçası çay, Türk misafirperverliğinin en büyük göstergelerinden biridir. Bir eve misafir olduğunuzda çay sorulmadan gelir, güzel sohbetlere konukseverliğe eşlik eder. Yemekli misafirliklerde yemek bitmeden ocağa çay konmuştur bile. Çay ikramını geri çevirirseniz ev sahibi gönül koyar, "bir çayımızı içmedin” der.Belki bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır ama birlikte çay içtiğiniz insanın da bir ömür boyu dostluğu olur.
Anneannelerin, babaannelerin hazırlayıp bizi konuk ettiği tüm ailenin bir araya geldiği kahvaltı sofralarında şen kahkahalara karışır sofradaki herkesin aynı anda karıştırdığı çayın şıngırtısı. Çaylar içildikçe tazelenir, sohbet koyulaşır. Hepimizin hatırasında kalır bu anlar. Kaçımız unuttuk anneannemizin, babaannemizin sofrasına konuk olduğumuz günleri? Hele bir de yaşımız küçük ise sofranın en değerli misafiriyizdir. Paşa çayı ile ağırlanırız. Çayın sıcağına dayanamayacak küçükler için özenle yapılır paşa çayı… Ilık çay deyip gururumuzu da kırmazlar paşaların çayı derler. Sıcacık büyüklerin içtiği çaydan içmek ben büyüdüm demektir.
Sadece ev misafirliğinde değil esnaflıkta da çayın ayrı bir değeri vardır. Bir dükkâna girip alışveriş yaptığınızda esnaf otur bir çayımızı iç der. Ya kendi demlemiştir çayı ya da civarda kırk yıllık bir çaycı, kıraathane vardır. Çırak gelir masaya bırakır bir tavşankanı. Eğer çayı demleyen esnaf abimiz ise kesin en iyi çayı o demliyordur. Övünerek ikram eder.
Çayı beğenmesen de misafirlikte ikram çayı beğenmedim diyemezsin, ayıptır. Zehir gibi acı da olsa önüne gelen çay bal gibi içilir. Ama kötü çay unutulmaz. Daha sonra o çayı içmemek için ziyaret saatini değiştirebilir, şimdi içtim diyebilir, yaratıcılığınıza sığınabilirsiniz. Bunun tam tersi güzel demlenmiş çay da unutulmaz.
Bizim kültürümüzde beş çayımız yoktur belki ama annelerimizin düzenlediği günler de kraliçelere layıktır. Çeşit çeşit pastalar, kurabiyeler, börekler ve yanında çay. Bu misafirlik çeşidinde bardaklar karışmasın diye çeşit çeşit numaralar icat edilir. Mutlaka benimki açık olsun diyen bir misafir vardır. Çay o misafire çarpıntı yapıyordur.Bir de çayını koyu seven çay kolik misafir vardır. Bir demlik çayı bitirmekle övünür. Onun için çaysız hayat düşünülemez. Limonlu çay seçen "asortik” olarak nitelenen genç ruhlu, bakımına beslenmesine özen gösteren, titiz bir teyzemiz de bulunur o günde.
Günümüzde eskisi kadar misafirliğe gitmiyoruz. Bir kafede, restoranda vakit geçirmek, dostlarımız ile bir araya gelmek daha cazip geliyor. O zaman da misafiri olduğumuz restoranın ikramı çayı yudumluyoruz. Bu sefer de çaylar şirketten oluyor.