Ticari malın üreticiden tüketiciye varan serüveninde kimi zaman kervanlarla kıtalar veya ülkeler aşarak uzun mesafeli, kimi zaman da aynı yerde üretilip tüketiciye ulaştığı, mesafelerin olmadığı yolculuklar söz konusudur. Ticari malın bu serüveninde mola verdiği veya sona ulaştığı mekânlar, geçmişten günümüze çeşitlenmekte; yol güzergâhları üzerinde kimi zaman kervansaraylar, kentlerde ise hanlar, bedestenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüz AVM’lerinin atası sayılan hanlar, temel anlamı olan "eski tarihi yapı” tanımına ek olarak zihnimizde şüphesiz "tarih” kavramını da çağrışır. Oysa 15. yüzyılda ticaretin gelişimine bağlı ilerleyen kent planlamasında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkan hanları sadece tarihle açıklayamayız. Kentin ekonomik ve sosyal yapısına göre şekillenen veya şekillendirilen bu mekânlar, şehircilik, mimarlık, tarih ve sanat tarihi gibi çeşitli disiplinler tarafından ele alınır. Coğrafi konumu, mimarisi, ekonomisi, sosyal ve kültürel etkisi, günlük hayattaki kullanılabilirliği farklı bilim dallarına da kapılar açar. Esnaf ve zanaatkârların üretim ve ticaret merkezleridir. Geniş çerçevedeki işlevi de malların depolanması, satılması, değiş tokuş edilmesi, tacirlerin kısa bir süre konaklaması, düzenli olarak imalat ve ticaret yapılması şeklinde açıklanabilir. Avlularında dükkânların olduğu, katlarında yolcuların dinlenebileceği odaların bulunduğu, alt katlarına hayvanların bağlandığı 2-3 katlı yapılardır hanlar. İsimlerini ya yaptıranın ya ticaret yapılan malın ya da bölgenin adından alır. Hanlar, uzun yol kenarlarındaki kervansarayların şehirlerdeki karşılığıdır. Osmanlı ile birlikte Anadolu coğrafyasının birçok yerinde hanlar yaygın hâle gelmiştir.
Yeni Han
Çağ değiştiren İstanbul’daki Tarihî Yarımada’da "Hanlar Bölgesi” bulunmaktadır. Bu bölge Laleli, Beyazıt, Mercan, Kapalıçarşı, Mahmutpaşa ve Tahtakale’yi içine alır. Hanların işlevlerine göre mesleki sınıflamalara ayrıldığı da görülür (Kürkçüler, İplikçiler Hanı gibi). Tarihe mal olan hanlar günümüzde de hem adını hem de eski ticari özelliğini sürdürmektedir. Bazı hanlar vardır ki ticari boyutunun yanı sıra farklı popülerliğe de sahiptir. Mesela Laleli’deki Taşhan "Binbir Gece”, Eminönü’ndeki Büyük Yeni Han, Salkım Hanımın Taneleri ve Ezel gibi dizilerin çekim noktalarıdır. Mahmutpaşa’daki Büyük Abud Efendi Han ise Kemal Sunal’ın Yoksul filmindeki çay ocağıdır. Osmanlı-Türk mimarisinde önemli bir form olan "han” kavramını biraz özelleştirerek yüzyıllar öncesinde yapılan ve günümüze kadar ulaşan tarihi bir yapıya yol alalım. Adresimiz; Tahtakale Mahallesi, Hasırcılar Caddesi’nde bulunan Mısır Çarşısı’nın batı yönündeki çıkışından, Rüstempaşa Camii’ne kadar uzanan aksın içinde yer alan Yeni Han. Daha önce Tahmis (kahve satılan ve/veya kavrulan yer) Han, Emin Han ve Hasırcılar Han olarak bilinen mekân…
Ahırdan Ticarethaneye
Hani "Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” derler ya bu mekânın hatırı yıllara sığmıyor. Çünkü burası geçmişte kahvenin merkez noktasıydı. Doğudan getirilen kahvenin, batıya servis edildiği yerdi. Kahve ilk olarak burada işlenir, kavrulur, öğütülür, depolanır ve Avrupa’ya pazarlanırdı. Zaten "Tahmis Han” adı ile anılmasının sebebi de ondandır. Aslında yapı ilk inşa edildiğinde uzaktan gelen tüccarların konaklama mekânı ve aynı zamanda da hayvanlarının barınma yeri (ahır) olarak düşünülür. Sonrasında gelişen ve değişen şehir yaşamına bağlı olarak işlevini değiştirir, çok yönlü kullanım alanına dönüşür. Limana yakın olması ve artan kent nüfusu sebebiyle ticarethane olur. Aynı zamanda atölye ve dükkânların da olduğu bu bölge Venedikliler Mahallesi olarak anılır.
Yangından Geriye Kalan
Dikdörtgen planlı ve iki avlulu yapıya giriş kuzey yönündeki Hasırcılar Caddesi üzerinden sağlanır. Yuvarlak taş kemerli ana giriş kapısını izleyen beşik tonozlu giriş koridoru ile taş döşeli avluya geçilir. Avlu doğu, batı ve güney yönlerinden odalar ile çevrilidir. Doğu ve batı yönünde beşik tonozla örtülü altışar oda, güney yönünde ise yine beşik tonozla örtülü beş oda yer alır. Güney kol üzerinde yer alan köşe odalara koridor aracılığıyla ulaşılır. Doğu ve güney kollar arasında kalan köşede ise ikinci bir avlu bulunur. Yapı iki sıra tuğla, bir sıra taş malzemeli almaşık duvar örgüsüne sahiptir. Kapılar dövme demirden, pencereler ise demir parmaklıklı ve dövme demir kapaklıdır. Tüm odaların zemini 18. yüzyıl üslubunu yansıtan şeşhane (altıgen) tuğlalar ile kaplanmıştır. 1671 yılında Kazasker Abdülkadir Efendi Vakfı tarafından vakfedilen ve temeli 17. yüzyılın başlarında atılan iki katlı Yeni Han’ın yangın sebebiyle üst katı yok olur. 1894 depreminde de ciddi zarar görür. Belediye ise tehlikeli hâle gelen köşeleri kontrollü olarak yıkar. Geçirdiği birçok tahribat sonrası onarımı yapılsa da günümüze kadar yalnızca tek katı ayakta kalabilmiştir.
Peki, Ya Şimdi?
Beta Gıda’nın üstlendiği restorasyon çalışması sonrasında tarihi dokusunu ve ruhunu kaybettirmeden renkli, canlı ve günümüz şartlarına uygun olarak modern bir hâle getirilir. Ortasında avlusu ve sağında solunda odaları bulunan kahve kokulu ticarethanenin yenilenen hâlinde kahve, olmazsa olmazdır. Girişin sağında kahveci dükkânı ile ziyaretçileri selamlayan handa kuru yemişçi, dönerci, baharatçı ve fırıncı vardır. Beta Tea (çay) keyfi odalarının devamında avlunun diğer kısmında ise lokumcu, çikolatacı, muhallebici, börekçi yer alır. Mekânda hâlâ dokusunu koruyan kahvenin kavrulma işleminin yapıldığı fırını da görebilirsiniz.
Beta Yeni Han’ın eski ve tarihî özelliklerine rağmen iç dekorasyonu, tezgâhları, masa ve sandalyeleri o kadar modern ki eski ile yeninin buluştuğu, kültürel değerlerin unutulmadan çağa uygun olarak sunulduğu örnek bir tasarım özelliği gösteriyor. Yüzyıllardır ayakta kalan ve zamana direnen diğer yapılar açısından da örnek teşkil edebilecek bir model olmayı başarmış. Geçmişte kahvenin doğudan batıya açılan "merkez şubesi” bugün modern haliyle misafirlerine çeşit çeşit çay sunarak dinlendirirken keyiflendiriyor. Kısacası mekân ferah, çaylar taze. Ziyaret etmeniz dileğiyle…
Hanlar Turu
Taşhan Sipahiler Hanı, Çukurçeşme Hanı, Katırcılar Hanı diğer isimleridir. Laleli’dedir. Daha çok yabancı turistlerin mekanıdır. Yeniden restore edilen ve modern hale getirilen mekânda genellikle kürk ya da deri kıyafetler, çantalar satılır.
Zincirli Han Beyazıt’tadır. Kapalıçarşı’nın içindeki onlarca handan farklı olarak ortasında bulunan mermer çeşme ve avlusunun huzur veren atmosferi ile ziyaretçilerini dinlendiren özel bir mekândır. Kuyumcu atölyelerine ev sahipliği yapan tarihî yapının en çok bilinen dükkânı ise değerli ve nadir halılar satan Şişko Osman Halıcılık’tır.
Sabuncu Han Tahtakale’dedir. İki katlıdır. Hobi malzemelerine yönelik boyalarla ünlüdür. Ahşap boyamacıların ve güzel sanatlar öğrencilerinin adresidir.
Kuru Kahveci Han Adından da anlaşılacağı gibi Mısır Çarşısı’ndan çıkıp kahve kokusunu takip etmek yeterlidir. Beş katlı ve tek avlulu bina Kahveci İhsan Efendi tarafından yaptırılmıştır. Handa ağırlıklı olarak kırtasiyeci ve züccaciyeciler vardır.
Balkapanı Han Tahtakale’dedir. Tarihi çok eskilere dayanır ve hakkında farklı rivayetler vardır. Hanın altında Bizans döneminde yapılmış mahzen ve Ayasofya’ya çıkan yer altı tüneli olduğu söylenir. Adından da anlaşılacağı gibi bal gibi bir handır! Balın depolandığı mekândır. İki katlı ve geniş avluludur. Günümüzde odaları genelde depo ve atölye olarak kullanılır.
Büyük Yıldız Han 18. yüzyıldan kalmadır. Mahmutpaşa’daki han üç katlı ve tek avluludur. Geçmişte kervansaray ve cami olarak hizmet veren tarihî mekânda günümüzde daha çok kıyafet ve konfeksiyon dükkânları yer alır.
Tarihi Kürkçü Han Tahtakale’den Mısır Çarşısı’na inerken cadde üzerindeki ticarethanede tekstil, ev ve mutfak eşyası, gelinlik gibi ürünler satılır.
Şarkhan Tam bir curcuna hâlinde olmasından dolayı "Tahtakale içinde küçük bir Tahtakale” olarak tasvir edilir. Her türlü hediyelik eşyanın toptan satış merkezidir.
NOTLAR
Han Ne Demektir?
Farsça kökenli "hane” (ev) kelimesinden gelen "han”; yolcuların konakladığı yer, durup dinlenilen mekân ve malları sahiplerine verilinceye kadar muhafaza etmek için yapılmış ticari yapılar anlamında kullanılır. TDK’deki (Türk Dil Kurumu) bir diğer anlamı ise; "Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı.” şeklindedir. Yolcu hanları ve ticaret hanları diye ikiye ayrılır. Yolcu hanları genellikle Anadolu’da ve kent dışındadır. Ticaret hanları ise şehir merkezlerindedir.
Niçin Restore Etmeliyiz?
Restorasyon çalışması ile yapının zengin tarihi dokusuna ve kültürel ruhuna uygun olarak mekân içinde düzenlenecek konserler ve benzeri kültürel etkinliklerle de tarih ve mimari meraklısı turistlerin, eski İstanbul yapılarını yakından görmek isteyen ilgililerin keyifli zaman geçirecekleri bir adres yaratılması planlanmıştır. Bölgenin ticari hinterlandında akşam saatlerine doğru yavaşlayan hareketliliğin böyle etkinlikler sayesinde hiç durmadan devam etmesi, Eminönü’nde ticari ve turizm anlamında farklı bir hareketliliğin oluşturulması da hedeflenmiştir.
Yazan: Burçak Ö. Doğan / Fotoğraf : Sevgi Ödemiş
*Bu yazı Marmara Life 2019 /Temmuz-Ağustos sayısında yayımlanmıştır